Şiddet, Cinsel Taciz ve Saldırı Nedir
Şiddet, Şiddet Türleri, Toplumsal Cinsiyete Dayalı Şiddet Hakkında Bilgiler
Şiddet Nedir?
İnsan hakları ihlali ve ayrımcılık biçimi olup ister kamu ister özel yaşamda meydana gelsin, fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik zarar ve acı verilmesi sonucunu doğurmaya elverişli eylemlerdir. Söz konusu eylemlerde bulunma tehdidi, zorlama veya özgürlüğün rastgele bir biçimde kısıtlanması da şiddettir.
Şiddetin sebebi mağdur üzerinde otorite ve iktidar kurmak veya bunu sürdürme isteği veya eğilimidir. Bu nedenle araçlar değişebilir, her şiddet aracı aynı ölçüde görünür olmayabilir.
Cinsel Şiddet Nedir?
İzin almaksızın, izin inşa ederek veya izin almanın söz konusu olamayacağı durumlarda kişinin/kişilerin uyguladığı, cinselliğe yönelik teşebbüs ve tehdit içeren her türlü eylem, davranış ve müdahaledir.
Cinselliğin araç olarak kullanıldığı ya da kişinin cinsiyetini, cinsel kimliğini, cinsel yönelimini, toplumsal cinsiyetini veya toplumsal cinsiyet ifadesini hedef alan, iznin var olmadığı, istenmeyen, gerçekleşmiş, teşebbüs edilmiş, tehdit boyutunda kalmış eylem ya da davranışlardır.
Eylem gerçekleşmiş bir eylem olabilir, gerçekleşmemiş ve girişimde kalmış olabilir.
Cinsel şiddete yönelik gözdağı, şantaj ve farklı tehdit davranışları olabilir. Bir kişinin bedensel ve/veya cinsel bütünlüğüne yönelik bir müdahale de olabilir. Örneğin cinsel sağlığı tehdit eden bir müdahale, üreme sağlığı ile ilgili ilaç ve hizmetlere erişimin engellenmesi, cinsiyet kimliğine karşı yapılan zorunlu operasyonlar gibi. Kişi alkol veya uyuşturucu etkisi altında ise, bedensel veya zihinsel/ruhsal olarak onay vermekte yetersiz durumda ise, kişinin ilaç vb. madde ile direnci kırıldı ise, çocuk ise (18 yaşın altında ise); hayvan ise izin almak söz konusu olamaz.
Cinsel Saldırı, Cinsel Taciz ve Cinsel İstismar Ayrımı
Cinsel taciz ister görsel ister sözel ya da bedensel olsun, cinsel nitelik taşıyan, tam ve özgür rızaya dayalı olmayan açık veya örtülü davranış biçimleridir. Duygusal veya cinsel yakınlık amacıyla ısrarlı takip davranışları da cinsel taciz kapsamındadır. Tam ve özgür rıza alınmaksızın kişinin özel yaşamına dahil olmaya çalışma veya cinsellik, cinsiyet aracılığıyla itibarına, kişiliğine saldırıda bulunmak gibi var olan ayrıcalıkların veya yetkilerin kötüye kullanılarak rızanın manipülasyon yoluyla inşa edilmesi halinde de cinsel taciz söz konusu olur.
Cinsel saldırı, rızaya dayalı olmayan cinsel davranışlarla bir kimsenin vücut dokunulmazlığının ihlal edilmesidir. Cinsel saldırı iki biçimde ortaya çıkabilir: Basit cinsel saldırı ve nitelikli cinsel saldırı. Basit cinsel saldırı cinsel birleşme olmadan kişinin vücut dokunulmazlığının ihlali şeklinde gerçekleşir. Sarılmak, ellemek, okşamak, dokunmak basit cinsel saldırıya örnektir. Nitelikli cinsel saldırı kişinin vücut dokunulmazlığının vücuda cinsel organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilir, bu halde verilen ceza Türk Ceza Kanunu’na göre ağırlaşır.
Cinsel istismar, on beş yaşından küçük çocuklara karşı yönelen vücut bütünlüğüne dokunan her tür cinsel davranış ile on beş yaşından büyük ancak on sekiz yaşından küçük çocuklara karşı cebir, hile, tehdit gibi tam ve özgür rıza olmaksızın gerçekleştirilen vücut bütünlüğüne dokunan her tür cinsel davranıştır.
Psikolojik Şiddet Nedir?
Duygusal şiddet olarak da adlandırılan psikolojik şiddet, ruhsal açıdan acı ve zarar veren her türlü söz ve davranışı içermektedir. Görünürde şiddet yokmuş gibi görünse de özellikle duygusal ihmalde kişilerin ihtiyaçları ve arzuları karşılanmaz, kişi görülmediğini, duyulmadığını, anlaşılmadığını, sevgi ve şefkatten yoksun olduğunu duyumsar. Aşağılanma, hor görülme, sözlerine değer verilmeme, yıkıcı eleştirilerde bulunma, hayatı kısıtlama, ilgi ve sevgiden mahrum bırakma, alay etme, giyim ve yaşam tarzına karışma, korkutma, kuma getirme, çocuğu göstermeme, sevdiklerinden, aile bireylerinden uzak tutma ve tehdit etme gibi pek çok davranışları içerir.
Ayrıca, son dönemlerde teknolojinin gelişmesi ile birlikte duygusal şiddetin bir alt kategorisi olarak dijital şiddeti, özellikle sosyal medya üzerinden uygulanan şiddeti de bu kapsamda ele almak gerekir. Dijital şiddet, bir partnerin teknolojik araçları diğerini kontrol etmek için kullanması, bu araçlar aracılığıyla tehdit etmesidir. Partneri sürekli telefonla aramak, kısa mesajlarını ve sosyal medya sayfasında kimlerle iletişim kurduğunu kontrol etmek gibi davranışlar en sık görülen eylemlerdendir.
Israrlı Takip Nedir?
Israrlı takip (stalking/musallat olma), ayrılmış olunan ya da halen birlikte olunan partnerin diğerini sürekli izlemesi ve takip etmesidir. Takip davranışı, korku uyandırmayı, gözdağı vermeyi ve güvencesiz hissettirmeyi hedeflemektedir. Israrlı takip dijital ortamda kişinin beğenilerini, takip ettiği kişileri, kimlerle etkileşim kurduğu, yazıştığı gibi bilgilerini izlemeyi de kapsar. İstenmediği halde çiçekler, hediyeler göndermek, adresini, numarasını gizlice ele geçirmek, kapısında beklemek, istenmeyen biçimde yakınlık kurmaya çalışmak ısrarlı takip kapsamında olup şiddet biçimidir.
Toplumsal Cinsiyet Nedir?
Cinsiyet, insanların erkek ve kadın olarak daha çok biyolojik özelliklerine atıfta bulunurken; toplumsal cinsiyet, cinsiyet kimliğine yönelik yapılandırmaların kültürel ve toplumsal olarak nasıl kurulduğunu ele alan bir yaklaşımdır. Ancak, cinsiyet kimliği kişinin doğuştan getirdiği biyolojik cinsiyeti ile ilişkili olabilir veya bundan farklı olabilir.
Birçok davranış, düşünce, duygu ve hatta irade farklarının doğuştan gelen biyolojik farklılıklar olarak “değişmez” olduğuna dair inanışlar azımsanmayacak ölçüde yaygındır. Özellikle kadınların ve erkeklerin farklı dünyaların insanları olduğuna dair yaygın bir kabulle farklı özelliklere sahip oldukları düşünülmektedir. Bu anlayış, çocuk oyunları, okul ortamı, aile ortamı, iş alanları, siyaset gibi yaşamın her alanında kadınları ve erkekleri cinsiyet kalıplarına sıkıştırarak, ideal olarak bir kadının ve erkeğin nasıl olması gerektiğine dair anlamları yükler. Böylece hangi davranışların hangi cinsiyet kimliği için uygun olduğuna ve hangi haklara, kaynaklara ve güce ne derecede sahip olacaklarına ilişkin toplumsal beklentiler oluşur. Halbuki, yaşanılan olaylara yönelik anlamlar da bizim cinsiyet kimliği temelinde bakıp bakmamıza göre farklılaşmaktadır. Bireysel farklılıkların, cinsiyet kimliğine bağlı farklılıklarından çok daha fazla olduğunu hatırda tutmak önemlidir.
Toplumsal Cinsiyete Dayalı Şiddet Nedir?
Şiddetin kaynağı eşitsiz güç ilişkilerine dayanarak, güçlünün güçsüze iradesini kabul ettirme biçimidir. İster kamu ister özel yaşamda meydana gelsin, kadınlara, eşcinsellere, transseksüellere, intersekslere, ikili cinsiyet rejiminin dışında kendini tanımlayanlara fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik zarar ve acı verilmesi sonucunu doğuracak toplumsal cinsiyete dayalı tüm şiddet eylemleridir.
Şiddetten söz edildiğinde akla çoğunlukla fiziksel şiddet gelmekle birlikte, bunun yanı sıra şiddet cinsel, psikolojik veya ekonomik de olabilmektedir. Cinsiyet kimliği ve cinsel yönelim farklarının neden olduğu toplumsal farklılıkların ve eşitsizliklerin doğal olduğunu düşünenlerin bir kısmı bu farkları çok ciddi olumsuz önyargılara dayandırarak, aşağılama ve ayrımcılık içeren davranış örüntülerine sürüklemektedir. Dolayısıyla, şiddet kişinin yaşam hakkının, güvenliğinin, onurunun, özgürlüğünün ve bedensel bütünlüğünün sırf toplumdaki konumundan dolayı ihlali anlamına gelmektedir.
Şiddetin en önemli sebebini erkek egemenliğine dayalı toplumsal yapıdaki (siyasal, sosyal, ekonomik vb. yapılar) kadın ve erkeğe atfedilen rol kalıpları oluşturmaktadır. Dolayısıyla, erkek egemen ideoloji şiddeti doğurmakta, beslemekte ve en önemlisi de şiddete uğrayanların yardım almalarını engelleyerek şiddetin sürmesini sağlamaktadır.
Flört Şiddeti Nedir?
Kişilerarası şiddet türlerinden biri olan flört şiddeti her yaşta ve her dönemde olabileceği gibi, sıklıkla 16-30 yaşları arasında görülen ve romantik ilişki içerisinde olan (evli, birlikte yaşayan, flört eden) bireylerin yakın duygusal ilişkilerinde yaşadıkları şiddeti kapsamaktadır. Flört şiddeti farklı şekillerde tanımlanmakla birlikte “duygusal/romantik/cinsel bir beraberlik içerisinde ya da beraberlik bittikten sonra partnerlerden birinin diğeri ya da birbiri üzerinde güç ve kontrol kazanmaya çalıştığı, zarar verici davranış biçimleri” olarak tanımlanmaktadır. Flört şiddetinde partner sadece kendi ihtiyaçlarının karşılanması için diğer partneri tehdit ve güç yoluyla kontrol etmeye çalışmaktadır. Bu doğrultuda partneri kontrol altında tutmak amacıyla sözel, duygusal/psikolojik, sanal/dijital, fiziksel ya da cinsel şiddetin uygulandığı ya da tehdit olarak kullanıldığı ve sosyal kısıtlamaların getirildiği pek çok farklı biçimde flört şiddeti gerçekleşebilir. Flört şiddetinin ileride aile içinde şiddete dönüşme olasılığı da oldukça yüksektir.
Söz konusu flört şiddeti olduğunda; cinsiyet, yaş, sosyoekonomik durum, eğitim düzeyi ve cinsel yönelime bağlı olmaksızın her birey flört şiddetine maruz kalabilmektedir. Her ne kadar şiddeti daha çok erkeklerin uyguladığına dair yaygın bir algı olsa da, hem kadınlar hem de erkekler flört şiddetini uygulayabilmekte ve şiddete de maruz kalabilmektedir. Kadınlar genelde fiziksel ve cinsel şiddete uğrarken, erkeklerin sözel, duygusal, tehdit etme ve eşyalarına zarar verme şeklinde şiddete maruz kaldıkları belirtilmektedir. Bununla birlikte, erkekler tarafından başlatılan şiddet eylemlerinin genellikle daha yıkıcı olduğunu ve mağdurun daha fazla yaralanmasına neden olduğunu belirtmek önemlidir. Ayrıca, flört şiddetini sürdüren etmenler kadın ve erkek bireyler arasında farklılık göstermektedir. Örneğin kadın bireyler partnerlerinin şiddet davranışlarına tepki olarak sözel, psikolojik şiddeti, kendilerini koruma taktiği amacıyla kullanırken, erkekler ise daha çok şiddeti kontrol metodu olarak kadınlara karşı kullandıkları savunulmaktadır. Ancak unutulmamalıdır ki, devam eden istismara maruz kalan kadınların şiddet nedeniyle ilişkiyi sonlandırmaları oldukça güç olabilmektedir. Özellikle, toplumda kadın ve erkeklerin farklı rollerle yetiştirilmeleri ve farklı toplumsal kimliklere sahip olmalarından dolayı, romantik ilişkilerin etkileşiminde de erkek egemenliğe vurgu devam etmektedir.
Kısa veya uzun vadede flört şiddeti pek çok psikolojik ve fiziksel sorunun ortaya çıkmasında rol oynamaktadır. Özellikle flört şiddetinin özgüvende azalma, öfke patlamaları, travma sonrası stres bozukluğu, depresyon, intihar girişimleri, madde bağımlılığı, uyku bozuklukları, anoreksiya nervoza, bulimiya nervoza, cinsel yolla bulaşan hastalıklar, istenmeyen gebelikler, düşükler, kardiyovasküler hastalıklar, yaralanmalar ve ölüm gibi ağır sonuçlara neden olabileceği belirtilmektedir. Flört şiddetinin ortaya çıkmasında ise toplumsal cinsiyet açısından geleneksel bakış açısına sahip olma, aile içerisinde çocukken tanık olunan şiddet, şiddet uygulayanın bireysel problemleri, şiddetin normal bir davranış olarak algılanması ve kabul edilmesi, ataerkil toplum yapısından kaynaklanan asimetrik güç ilişkisi ve ekonomik statü gibi şiddete sebep olan pek çok farklı güç dengesi etkili olmaktadır.
Partnerimin Şiddete Eğilimli Olup Olmadığını Nasıl Anlayabilirim?
Partnerinizin sadece size değil, başka insanlara ve canlılara nasıl davrandığına ilişkin gözlemlerde bulunmak önemlidir. Öfke kontrolünü ne kadar yapabiliyor, diğer insanlara, hayvanlara, eşyalara zarar verebiliyor mu, vicdanı ve merhameti ne kadar kullanabiliyor, kendinden farklı da görse diğer insanlara sevgi-saygı gösterebiliyor mu vb. sorulara yanıt aramak temelde partnerin şiddete olan eğilimini göstermesi açısından yol gösterici olacaktır.
Özellikle, ilişkinin başlarında romantizm etkisiyle kişiler, partnerinin davranışlarına gözü kapalı olabilmekte ve kendine olan davranışları dışında diğer kişilere ve canlılara yönelik davranışlarını görmezden gelebilmektedir. Oysaki henüz ilişki içerisinde şiddet uygulamamış olsa da dışarıda şiddet uygulayan birisinin hedefi ileride kişinin kendisi olacaktır.
“Yaşadığım/Yaşattığım Şey Taciz Mi?”
İstismar eden ya da edilen partner flört şiddetinin hayatında olduğunun çok da farkına varmayabilir. Flört şiddetine maruz kalan bireylerin bu şiddet karşısında ne yapacaklarını bilmemesi ve bunu partneri tarafından sevgi göstergesi olarak algılıyor olmaları farkındalığı azaltan önemli faktörlerdendir. Özellikle partnerlerin aşırı sahiplenme ve hayatına müdahale isteği ile kıskançlık davranışları (örn., sürekli kendisiyle vakit geçirmesine yönelik baskı yapması, kiminle nerede ne yaptığını kontrol edilmesi vb.) sevgi göstergesi olarak yanlış yorumlanabilmektedir.
Romantik ilişkilerin olumlu ve geliştirici yönlerinin yanı sıra zaman zaman bozucu ve bireylere zarar verici yönlerinin olduğu da gerçektir. Genelde iyi giden bir ilişkide arada sırada yaşanan şiddetin mazur görülebileceği, kıskanılacak bir durum olduğunda partnerlerin şiddet uygulamasının aslında bir sevgi göstergesi olduğu, kişinin partnerine ilişkileri boyunca sadece bir kez vurmasının sorun olmadığı, şiddetin bir aile meselesi olduğu ve aile içinde tutulması gerektiği, her zaman böyle davranmayıp, çok iyi davrandığı zamanların da olduğu, partneri tarafından istismara ya da şiddete uğrayan birinin mutlaka karşısındakini kışkırtacak bir şey yapmış olduğu gibi yaklaşımlarla şiddet meşrulaştırılarak şiddet döngüsüne girilmektedir. Bu doğrultuda şiddet döngüsünde öncelikle şiddeti uygulayan kişi küçük olaylardan kavga çıkarmakta veya kıskançlık gösterererek şiddeti tırmandırmaktadır. Sonrasında gerginliğin artmasıyla şiddet yaşanmaktadır. Uygulanan şiddet fiziksel, cinsel veya psikolojik şiddet olabilir ve yaşanılan şiddetin boyutları da değişkenlik gösterebilir.
Psikolojik-duygusal şiddetin, fiziksel ve cinsel şiddet kadar dikkat çekmemesinin nedeni özellikle flört döneminde bireylerin duygusal anlamda birbirlerine yaşattıkları pek çok olumsuzluğu tolere etmesi, diğer tarafa kabul ettirmesi ve bunu daha çok aşka, sevdaya bağlamasından kaynaklanmaktadır. Gerçekleşen şiddetin ardından genellikle “balayı” aşaması görülmektedir; yani şiddeti uygulayan kişi bunun bir daha olmayacağını ve tek seferlik bir durum olduğunu söyleyebilir. Ancak, bu dönemden sonra genellikle şiddeti uygulayan kişi tekrar gerilimi artırıcı davranışlarda bulunur ve yeniden birinci aşama olan gerginliğin tırmanması aşamasına geçilir.
Eğer partneriniz;
- problem olduğunda haksız yere sizi suçlamaya meyilli ise,
- duygularınızı, fikirlerinizi ve yaşadığınız sorunları önemsemiyorsa,
- size suçlayarak kendisine zarar vermekle tehdit ediyorsa,
- bir yerlere giderken ondan izin almanız gerektiğini düşünüyorsa,
- vaktinizin tamamını ona ayırmanızı istiyor ve bu sizi rahatsız ediyorsa,
- mesaj ve aramalarına cevap alamazsa sinirleniyorsa,
- cinsel olarak yaşadıklarınızı ailenize söylemekle tehdit ediyorsa,
- cinsel ihtiyaçlarını karşılamazsanız sizi terk edeceği hissine kapılıyorsanız,
- cinsel ilişki istemediğiniz zamanlarda sizi ikna etmeye çalışıyor ve/veya zorluyorsa
- yakınlarınıza, ilişkinizle ilgili yaşadığınız sorunları anlatmanızı istemiyorsa,
- sizi rahatsız edecek kadar kıskançsa,
- sizi her an diken üstünde ve gergin hissettiriyorsa,
- sinirlendiğinde sarsmak, sıkıca tutmak, bir şeyler fırlatmak gibi hareketlerde bulunuyorsa,
- izin almadan özel eşyalarınızı (çanta, günlük, telefon, bilgisayar vb.) karıştırıyorsa,
- size diğer insanların önünde bağırıp, küçük düşürüyorsa,
- size küfür/hakaret içerikli söylemlerde bulunuyor ve bu sizi rahatsız ediyorsa,
- sizi hemcinslerinizle kıyaslıyorsa,
- arkadaşlıklarınız/sosyal ilişkileriniz konusunda sizi kısıtlayıcı davranıyorsa,
- sosyal medyada takipleştiğiniz kişilere ve/veya beğendiğiniz gönderilere müdahale ediyorsa,
- diğer insanlarla kurduğunuz ilişkilerdeki sınırlarınıza güvenmeyip, müdahale ediyorsa,
- sizden ayrılma ihtimaline karşı bazı isteklerinizi yeterince açık ifade edemiyorsanız,
- arkadaş ortamında siz yokmuşsunuz gibi davranıyorsa,
- sizin için en iyisini kendisinin bildiğini savunarak düşüncelerinize önem vermiyorsa,
İlişkinizde şiddet yaşıyor olma ihtimaliniz oldukça yüksektir.
“Şimdi Ne Yapacağım?”
Şiddet, insan üzerinde çok yönlü etkileri olan ciddi bir olgudur. Ancak, şiddete maruz bırakılmaktan utanç duyulması ve şiddetin toplumsal değerler ile tanımlanması gibi bazı etkenler varlığını görünmez kılmaktadır.
Yaşanılan ilişkide zarar veren türde iletişime maruz kalma, aşırı kıskançlık, suçlama, yalnızlaştırma gibi davranışlarla karşılaşarak şiddet içeren bir ilişki içinde olabilirsiniz. Bu doğrultuda, flört şiddetine yönelik yaşananları anlatmak kişiyi zayıf yapmaz, aksine güçlendirir. Şiddetin olduğu yerde sevginin olmadığını ve bunun sorumluluğunu üstlenmenin bir yararı olmadığını hatırda tutmak gerekir. En önemli şeyin kendi güvenliğiniz olduğunu ve bu güvenliği sağlama sürecinde yalnız mücadele etmek zorunda olmadığınızı hatırlayarak yardım istemeye yönlenebilirsiniz.
Eğer arkadaşınızın flört şiddetine maruz kaldığını düşünüyorsanız, arkadaşınızla dayanışma kurmak ve yardım almasını sağlamak önemlidir. Ancak bunu yaparken yargılayıcı ve suçlayıcı olmamak gerekir. Çünkü, suçlayıcı ve yargılayıcı tavırlar arkadaşınızın sizden uzaklaşıp, şiddet gördüğü ilişkiye çekilmesine neden olabilir. Bu nedenle desteğinizi arkadaşınızdan çekmeden bilginizi paylaşarak yardım almaya hazır olmasını bekleyebilirsiniz.